1882–1963 yılları arasında yaşayan Braque, Fransa’nın Argenteuil şehrinde doğmuştur. Sanat kariyerinin ilk yıllarını Le Havre’da geçirmiş ve Ecole des Beaux-Arts’da akşam derslerine katılmıştır. Evlerin iç duvarlarına resimler yapan bir zanaatkar ve aynı zamanda boyacı olan babası, Braque’ı usta bir dekoratörden ders alması için Paris’e göndermiştir. Bu eğitimin üzerine Braque 1901 yılında ustalık belgesini almıştır. Bir yıl sonra Academie Humbert’e kaydını yaptırıp resim eğitimini almaya başlamıştır. Burada Marie Laurencin (1883-1956) ve Francis Picabia (1879-1953) ile tanışmıştır. Fovist üslupta resimler yapmaya başlayan sanatçının resimleri ilk kez 1907’de düzenlenen Bağımsızlar Salonunda halk önüne çıkmış ve eserleriyle galerici Daniel-Henry Kahnweiler’in (1884-1979) dikkatini çekmiştir.
Picasso’yla (1883-1973) beraber kübizmin iki öncü figüründen biri olan Braque, çeşitli okullarda sanat eğitimi görmüştür. Fovist tarzdaki ilk dönem resimlerinin ardından, 1907 yılında Paris’te gerçekleştirilen Cezanne’i Anma Sergisi’nden sonra Picasso’yla tanışmıştır. “Avignonlu Kızlar”ı da görünce, yeni resimsel arayışlara yönelmiştir. Biçimleri parçalayarak gerçekleştirdiği manzara resimlerindeki küçük kübik alanlar, kübizm akımının adının konmasında etkili olmuştur.
1907’den itibaren ama özellikle 1910-12 yılları arasında analitik kübizmin ortaya çıkışında çok yakın arkadaşlık içinde bulunan Braque ve Picasso ikilisinin, bu dönemde gerçekleştirdiği resimleri birbirinden ayırt etmek son derece güç olmuştur. Birinci Dünya Savaşı sırasında ciddi biçimde yaralanan Braque, savaş öncesi resimlerinin keskin hatlarını ve sınırlı renk paletini terk ederek daha yumuşak bir üslupla, renk öğesini dışlamayan natürmort, enteriyör ve manzara resimleri yapmıştır. Fransız resimlerinin en saygın figürlerinden biri olan Braque, 1948 yılında Venedik Bienali’nin resim ödülünü almıştır. Hayatının son yıllarında çokça sağlık problemi yaşayan sanatçı 1963 yılında Paris’te vefat etmiştir.
KÜBİZM
Kübizm, 20. yüzyılın başlarında Picasso ve üslubu kısa sürede benimseyip kullanmaya başlayan Braque tarafından Paris’te geliştirilmiştir. Bu yeni sanat akımı, eleştirmen Louis Vauxcelles’in (1870-1943) yazdığı bir yazı sonucu kübizm olarak adlandırılmıştır. Her iki ressam post empresyonist Cezanne’ın (1839-1906) soyut geç dönem eserlerinden etkilenmişlerdir.
Kübizm gerçekten de yeni bir resimsel dil, yeni bir görme biçimi, dünyayı temsil etmenin yeni bir yöntemi olarak dönemine damgasını vuran başlıca sanat akımıdır. Geleneksel perspektif kurallarına başvurmadan nasıl bir resimsel kurgu yapılabileceği sorusundan hareketle batı sanatının yüzlerce yıllık görsel temsil sistemini yerle bir etmiştir. Bu anlamda 20. Yüzyılın en radikal sanat hareketlerinden bir olarak nitelendirilmektedir. Doğanın betimlemeci değil kavramsal bir yorumunu yansıtan kübistler, resimsel yüzeyde üç boyutluluk yanılsaması yaratmak yerine resim yüzeyinin iki boyutluluğunu vurgulamıştır. Eş zamanlı olarak bir nesneyi birçok açıdan göstererek farklı bir boyut kavrayışı getirmiştir. 19. yüzyıldan itibaren temsili gerçekçilikten resimsel gerçekçiliğe uzanan adımları hızlandırarak görsel bir devrim yaratmıştır.
Kübizm, Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle yoğun enerjisini yitirmiştir. Birçok sanatçı askere çağırılmış, aralarında Braque’ın da bulunduğu bazı sanatçılar ciddi yaralar almış, sanatçılarda savaş öncesi dönemin heyecanı kalmamıştır. Ancak kübizmin deneysel evresi sona ermiş olsa da etkisi, her zamankinden daha yoğun bir şekilde hissedilmeye başlanmış ve geometrik soyutlamacı yaklaşımlar, kübizmin temelleri üzerinde gelişerek modern sanat dilinin başlıca biçimsel ifadesi olmuştur.
Cezanne’ın Etkisinde Kalan Başlangıç Dönemi
Cezanne’ın doğadaki nesneleri geometrik bir öz halinde koniler, küreler ve silindirler gibi algılayarak resim yüzeyine yansıtması Picasso ve Braque’ı derinden etkilemiş, kübizmin temellerinin atılmasında etkili olmuştur. Picasso ve Braque sanat anlayışlarını bu aşamada birleştirmişlerdir. Onlara Robert Delaunay (1885-1941), Fernand Leger (1881-1955), Andre Lhote (1885-1962), heykeltraş Alexandre Archipenko (1887-1964) ve Juan Gris (1887-1927) gibi sanatçılar da katılmıştır.
Analitik Kübizm Dönemi
1908-1912 yıllarında Cezanne’ın yolundan ilerleyen Picasso ve Braque, nesneleri optik parçalamaya tabi tutarak radikal bir tavır izlemişlerdir. Yüzeyler parçalanıp küçülerek üst üste binmiştir, bu yüzden geleneksel anlamda espasla karşılaşmak mümkün değildir. Küçük parçalara bölünen yüzeyler, nesnelerin birçok açıdan görülmesini ve düz olan resmin yüzeyinde tasvir edilmesini amaçlamıştır. Bu dönem kübist resimleri yeşil, gri ve kahve tonlarıyla sınırlı kalmıştır. Bunun nedeni, rengin espas ve biçim odaklı yeni arayışlar uğruna arkada bırakılması olmuştur. Bu dönem konuları natürmort ve portre gibi geleneksel konularla sınırlı kalmıştır.
Sentetik Kübizm
Önce Braque ardından Picasso’nun resimlerinde şablon harfler kullanmaya başlaması ve resimsel dokuyu zenginleştirmek için boyaya kum talaş gibi malzemeler katılmasıyla yeni bir evreye geçilmiştir. Daha birleştirici nitelikteki çalışmalar olmuştur. Bu dönemde kolajlar ve kağıt yapıştırma teknikleri uygulanmıştır. 1912-14 tarihlerinde bu sürecin en önemli tekniği kolaj olmuştur. Önce Picasso sonra Braque bu tekniği kullanmıştır.
BRAQUE ve PİCASSO
Picasso ve Braque, henüz emekleme aşamasında olan bu akımın ortak liderleri olmuştur. Bu ortaklık, sanatçıların aynı anda benzer eğilimler göstermesinden kaynaklanmıştır. İki ressam arasındaki yakın işbirliğini Braque, kendilerini aynı iple dağa tırmanan dağcılar olarak tanımlamıştır. 1907-1912 yılları arasında her iki sanatçıda bugün ilk analitik kübist resimler olarak nitelendirilen resimler yapmışlardır. Bu resimler, yalnızca kameranın veya gözün resmi nasıl gördüğünü değil, aynı zamanda zihnin bu görüntüleri nasıl işlediğini de anlamak için de geliştirilen deneysel çalışmalardan olmuştur.
Sanatçılar, entelektüel bir yaklaşımla, yapıları analiz etmek ve yeniden yaratmak için biçim bozmaya başvurmuşlardır. Gri, siyah, mavi, yeşil ve toprak renklerinin farklı tonlarını kullanan ressamlar, nesneleri karmaşık ve birkaç açıdan görünecek şekilde birbiri üzerine bindirilmiş opak ve saydam tabakalar halinde betimleyecek sade ve kaba görüntüler elde etmişlerdir. Bu donuk, derinliği olmayan resimlerde doğal formlar geometrik şekillere, özellikle de silindir, kare ve konilere indirgenmiştir.
20. yüzyılın başında resimleri fazla geometrik bulanlara, “yazar için dilbilgisi neyse, ressam için de geometri odur” diyerek yönlendirmeye çalışan Guillaume Apollinaire (1880-1918), geometrinin resmin her zaman en temel kuralı olduğunu öne sürerek kübistleri savunmuştur.
Braque’ın Dora Vallier[1]’ye açıklaması (1954)
… Biliyor musunuz, Picasso’yla o kadar yakın arkadaşken birbirimizin resimlerini ayırt etmekte güçlük çekerdik. Sonradan keşiflerimiz derinleştikçe farklılıklar ortaya çıkmaya başladı. Keşif, insanın elinden alınmayacak tek şeydir. O keşifler olmadan önce, Picasso’yla aramızdaki bağı besleyen ortak bir amaçlılık vardı hala. Aslında mesele birazda yaşla ilgiliydi. Yirmi yaşında insanın önce zekası gelişmeye başlar. Sonra öteki işler işin içine girer. İşte o yüzden o yıllarda o fikir benim için büyük önem taşıyordu. Ressamın kişiliğinin meselenin dışında tutulması gerektiğini, dolayısıyla resimlerin anonim olması gerektiğini düşünüyordum. Resimlerin imzalanmaması gerektiğine karar vermiştim, bir süre için Picasso da aynı şeyi yaptı. Başka biri benim yaptığımın aynısını yapabilmeye başladıktan sonra benim resimlerimle onların resimleri arasında bir fark kalmadığına inanıyordum, o yüzden imzalamıyordum. Sonra bunun böyle olmadığını fark edince resimlerimi yeniden imzalamaya başladım. Zaten Picasso da imzalamaya başlamıştı. İnsanın kendi kişiliğini belli edece bazı üslupsal izler bırakmadan kendin ifade edemeyeceğini fark ettim. Yine de insanın o yöne çok fazla kaymaması gerektiğini düşünürüm…[2]
ÜSLUBU
Braque’ın sentetik kübist natürmortlarının kendine özgü nitelikleri, Picasso ve Gris’in çalışmalarından ayırmıştır. Picasso’nun natürmortları keskin renk ve ton karşıtlıklarıyla neredeyse parçalar halinde oluşturulurken, Braque’ınkiler itaatkar resimlerdir. Braque’ın natürmortları tonun, doku ve desen gibi kullanılmasıyla oluşturulmuştur. Geniş bir renk uyumsuzluğu aralığında en dikkat çekici zıt renklerin kullanılması tuvallere canlılık kazandırılmıştır.
1912 yılından itibaren “papier colle” olarak adlandırılan ve kesik kağıt parçalarının resim yüzeyine yapıştırılmasıyla elde edilen kendine özgü bir kolaj tekniği kullanmıştır. Kolajın 20. yüzyılın en önemli tekniği olmasının nedeni, gazete, afiş, kartpostal gibi kitle kültürüne ait malzemelerin bu çağda yaygınlık kazanmış olmasıdır. Braque da eserlerinde yaşadıkları zamanların siyasi ve kültürel gelişmelerine ilişkin ipuçları veren gazete kupürleri ve reklam imgeleri kullanmış, ilgisinin sadece biçimsel kaygı olmadığının ipuçlarını vermiştir.
ESERLERİ
Daha fazla Braque eserini incelemek için tıklayınız.
[1]Sanat Eleştirmeni.
[2] Ahu Antmen, 20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar, 6. Bs. (İstanbul: Sel Yayıncılık, 2014), 55.
Kaynakça
Antmen, Ahu. 20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar, 6. Bs. (İstanbul: Sel Yayıncılık, 2014).
Farthing, Stephan. Sanatın Tüm Öyküsü, 2. Bs, (İstanbul: Hayalperest Yayınevi, 2014).
Minör, Vernon Hyde. Sanat tarihinin tarihi. (stanbul, koç üniversitesi yayınları, 2013).
Thompson, Jon. Modern Resim Nasıl Okunur, (İstanbul: Hayalperest Yayınevi, 2014).
Daha fazla içerik için tıklayınız.